Peygamber Devesi
Madem “savaşma seviş” dedik, biraz derinleştirelim, ne dersiniz?.
Turnaların kur yapmalarını izlemek, Verdi’nin La Traviata operasını locadan seyretmekten daha muhteşem bir şölendir. Kanatlarını yana açıp dans etmeleri, boyunlarını birbirlerine sürtmeleri, birbirleri etrafında dönüşleri sanki mistik bir trans halidir. Kıskanılası bu zarafete sonuna kadar göz süzer, bilindik o son evrede saygıdan gözünüzü başka yöne çevirirsiniz.
Kurt, aslan, sırtlan gibi yırtıcılara sözümüz yok. En yürekli aslan ortaya çıkar ve tüm dişilere “hepinize birden aşığım” der mi? Der. Ama ceylan, karaca gibi ürkek hayvanların dişiye sahip olmak için, nasıl cesurca savaştıklarını aklım almıyor.
İnsan türünde ise durum oldukça çirkef. Sevilen kadın uğruna rakip erkeklerle mücadele etmek yerine, maço güç sevgiliye yöneltilir. “Ya benimsin, ya kara toprağın” tanıdık geldi mi? Aşkın ölümcül yanı da var mı? Var.
Doğanın erkek-dişi münasebetleri kışkırtıcı, akıl almaz ve bir o kadar karmaşık. Kara dul örümceği, çiftleştikten sonra, erkeğini yermiş. Oh ne güzel! : cinsellik ve ziyafet bir arada! Zavallı erkek örümcek, tek şehvet kurbanı değil. Peygamber develerinin dişisi, çiftleşme esnasında erkeğinin kafasını yermiş. Erkek peygamber devesi ise kopuk kafasına rağmen çiftleşmeyi sürdürürmüş!
Peki, Deli Raporu ne düşünüyor?
umutsuz: “Ah Ah! Benim kocam bir peygamber devesi bile olamadı”
Japon atasözü : “Ey yumurtaya can veren Allahım! Hikmetinden sual olunmaz.”
romantik : “Beni seveceksen, bir peygamber devesi gibi sev!”
entelektüel : “Tıpkı Charles Dickens’in İki Şehrin Hikayesi romanındaki gibi, çok sürreel azizim…”
çok bilmiş: “Ölümüne aşk diye buna derim”
feminist : “Erkeklerin hepsi şapşal…”
müşteki : “kafamı yedin be kadın!”
iyimser :”O kadar da kötü değil. En azından peygamber devesi mutlu öldü!”
sonuç : “erkeklerin çiftleşmek için beyne ihtiyacı yoktur.”